MERSİN   FORUM  ÇÖZÜM   KLİNİK    PSİKOTERAPİ MERKEZİ


                                                  
HASTALIKLAR

Ergenlik

Ergenlik çocukluk ve erişkinliğin arasında kalan bir değişim ve dönüşüm dönemidir.  Bu dönemde kişi ne çocuktur ne de yetişkindir.  Ergenlik döneminde kimlik kazanma serüveni başlar.  Bu dönemde beyin fiziksel olarak bir yetişkinin kapasitesine ulaşırken yaşam anlamında ergenin deneyimleri azdır ve bu sebeple arada bir kopukluk oluşmaktadır.

Ergenler kendilerine hiçbir şey olmayacağına inanırlar, önce “yaparlar” sonra “düşünürler”.  Kararları çabuk değişir, arkadaşlık ilişkileri daha çok ön plana çıkar, kendileriyle ve aileleriyle çelişkileri vardır, anne-babalarıyla tartışırlar.  Tüm bunların yanında ergenlik her yetişkinin geçtiği sağlıklı bir evredir.  Bu döneme “sorun” dönemi olarak bakmak sağlıklı bir yaklaşım değildir.

Bir birey ergenlikten önce birçok farklı dönemden geçmektedir. Bir insanın yaşam boyu geçirdiği gelişimsel dönemler “doğum öncesi dönem, bebeklik, ilk çocukluk, orta ve son çocukluk, ergenlik, yetişkinlik” olarak sıralayabiliriz. Genetik yapımız hiçbir zaman tek başına düşünceleri, duyguları, ve davranışlarımızı etkilemez. Kalıtım, çocukluk yaşantıları ve ergenlikte yaşanılan değişimler bu dönemin belirleyicisidir.

Ergenlik, biyolojik , bilimsel ve sosyo-duygusal değişimleri içeren çocukluk döneminin güvenli kollarından, yetişkin özerkliğine doğru yapılan bir yolculuktur. Bu dönemde çocuk olarak bağlandıkları güvenli limandan yavaşça yol alıp engin denizlere doğru motor çalıştırmaktadır.

Ergenlik döneminde bir değişmezliğe tutunmak isteği vardır. Ergenler, aile yaşamları, ev yaşamları, arkadaş çevreleri hep aynı çizgide gitsin isterler. Ancak aynı zamanda ergenlikde değişim kaçınılmazdır. Bu çelişki ergenlikte bireyi en çok acıtan şey olmakla birlikte hüzün dönemine giriştir, dahası "Merhaba Hüzün" demektir. Ergenlik aynı zamanda kelime anlamı olarak içinde “erin” ve “ergin” kelimelerini içermektedir. Erin kelimesi püberte yani erginleşmiş kimse anlamına gelmektedir. Ergin kelimesi ise ergenin biraz olgunlaşmış daha iç görüsü yükselmiş hali demektir

Ergenlik aynı zamanda erken ve geç dönemler olarak da ele alınmaktadır.

 

Erken ergenlik nedir ?

Ortaokul yıllarında yaşanır ve pübertel değişim neredeyse tamamlanmıştır. 

Geç ergenlik ise;

Yaşamın ikinci on yılının yarısında görülebilmektedir. Bu dönemde diğer ergenlik dönemlerine nazaran kariyer arayışları, flörtler ve kimlik arayışları daha çok öne çıkmaktadır.

Pubertal değişim ;

Pübertenin başlamasındaki nedenler tam olarak bilinmemekle beraber bir takım bulgularda püberte zamanında endokrin sistem, ağırlık, vücut yağı, leptin de değişiklikler gözlenmesiyle beraber pübertenin ortaya çıkması insan geninde programlanmıştır. Bu sırada hormonlar da değişir.

Hormonal değişim;

Erkek çocuklarının ilk bıyığının çıkmasının, kız çocukların ise kalça genişlemesinin arkasında hormonlar vardır.  Sekonder cinsiyet hormonları diye adlandırdığımız androjenin (erkek cinsiyet hormonu) ve östrojenin(kadın cinsiyet hormonu) en yüksek seviyeye ulaştığı dönemdir. Ergenlik dönemi tamamlandığında, uygun hormon düzeyleri sağlanınca duygu durumları daha az değişiklik göstermeye başlar.

Duygusal değişim;

- Kısa süreli ama aşırı

- Çok çabuk değişen

Olumsuz duyguları biraz daha ön planda olmaktadır.

Ergenlerin, bu dönemin başlarında inişli çıkışlı bir duygu durumları vardır ve duygusal bir karmaşa yaşarlar. Duygularının yoğunluğu ile yaşadıkları olay doğru orantılı olmayabilir. Bazen basit bir olaya çok öfkelenip, bazen de tepki göstermesi beklenen bir olaya tepki vermeyebilirler. Çok az bir tahrikle ya da hiç tahrik edilmeden, kendilerinde hoşlarına gitmeyen bir durumu başkalarına yansıtarak anne – babalarına veya kardeşlerine patlayabilirler.

Yine de bilinenin aksine ergenlik sürekli olarak fırtınalı ve stresli bir ruh halinde olmak demek değildir.

Kimlik karmaşası :

Bu dönemde ergenler çoğunlukla yeni roller denerler. Bu rolleri denerlerken farklı kimliklere bürünürler. Bir gün öfkeli, isyankar bir gün de uzlaşmacı, işbirlikçi olabilirler.  Çok sevdiği bir arkadaşından, 1 ay sonra nefret etmeye başlayabilirler. Kişilik üzerine deneyler yaparlar. Kişilik özelliklerini kendi üzerlerinde deneyerek uygun olanı ararlar.

 

Ergenlerin kendilerine sordukları sorular:

“Ben kimim?”

“Nasıl biriyim?”

“Hayatta ne yapacağım?”

“Ne yapabilirim?  Ne yapacağım?”

“Arkadaşlarımdan farklı mıyım?”

“Benim özelliklerim neler?”

“Kendi kendime nasıl başaracağım?”

“Ailem ortağım mı yoksa düşmanım mı?”

“Beni anlamıyorlar.”

“Ailem beni anlamıyor, arkadaşlarım beni anlıyor”.

“Bilgisayarda vakit geçirmem neden onları rahatsız ediyor”

“Beni başkalarıyla kıyaslamalarından hoşlanmıyorum”

“Öfkeliyim, bazen neden öfkeli olduğumu ben bile bilmiyorum”

“Çabuk sıkılıyorum”

“Artık çocuk değilim, bana hala çocuk gibi davranılmasından hoşlanmıyorum"

 

Çocukluk döneminde pek dikkate alınmayan bu sorular ergenlikte bir mesele olarak ortaya çıkabilmektedir.

 

Anne-baba olarak çocuğunuz hakkında bu sorularla boğuluyor musunuz?

-Bu benim çocuğum mu?

-Nasıl oldu da bu sakin çocuk bu kadar asi oldu?

-Bu çocuk benim sözümü dinlerdi. Şimdi onu tanıyamıyorum.

-Şaşkınım, benim çocuğum böyle davranmazdı!

-Öfkeliyim. Benimle konuşma biçimi hiç hoşuma gitmiyor.

 

Eğer cevabınız evet ise sizin cephenizde de işler karışmaya başlamış demektir.

 

Nasıl davranmanız gerekir ?

Ergenler bu rolleri denerken sabırlı olmakta ve onlara fırsat tanımakta yarar vardır. Çoğunlukla bu rollerin olumsuz olanlarını elerler. Onlara deney yapmaları için biraz izin vermek gerekir. Ergenlik bir dönemdir. Bu konuya dönem olarak yaklaşıldığında geldiği gibi geçeceği de anlaşılmaktadır. Ergenlikte bir kimlik arayışı olduğu doğrudur ama bunun mutlak kimlik olacağına dair kanıt yoktur. Ergenlikte edinilen kimlik yetişkinlikte değişebilir.   Ergenlik  her anne-babanın korkulu rüyası olsa da her bireyin geçirdiği ‘geçici’ bir dönemdir. Ergenlikte çocuklarımızı anlamak her zamankinden daha zor olabilmektedir. Başlangıçta bu süreci en zararsız şekilde atlatabilmek için anne-babaların çocuklarıyla empati kurarak iletişime geçmesi gerekir. Önce, anne-babalar kendi ergenliklerini anımsamalı çocuklarını içten aktif bir dinlemeyle anlamaya çalışmalıdırlar. Bu yolu izlemek hem anne-babaya hem de ergen çocuğumuza çok şey katabilir. İlk başta ergenlerimizi tanımalıyız, bu sürecin normal olduğunu kabullenmeli ve ona göre davranmalıyız.  Aileler ergenlik dönemine sorun olarak baktığında empati yapmaları zorlaşıyor.  Sınırları iyi çizilmiş, demokratik bir aile sisteminde ergenlerle sorunları çözmek, onların bazı yaşam tecrübelerini kazanmalarını sağlamak ve özerkliklerini kazanmaları yolculuğunda yanlarında olmak ailelerin birlikteliğini korur.

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam168
Toplam Ziyaret320519
KİŞİSEL GELİŞİM-MAKALELER