Çocuklar, devamlı gelişen iç ve dış dinamiklerine bağlı olarak potansiyel olarak hem sorunlarla karşılaşma olasılığı yüksek, hem de temas edildiğinde verimli sonuçların yetişkinlere göre daha çok alınabildiği bir gruptur. Çocuk büyürken zihninde çok hızlı aktivasyonlar, dolayısıyla çok hızlı yeni öğrenmeler gerçekleşir, türlü gelişim dönemlerinden geçer, türlü deneyimleri hızlıca edinirler. Bu da beraberinde hem çocuk hem de aile için sıklıkla soru işaretleriyle karşılaşmak anlamına gelir. Bebeklik, çocukluk, ergenlik yolunda geliştikçe zenginleşen, diğer yandan da tam olgunlaşmamış bilinç düzeyi ile risk altında ve gözetilmeye ihtiyaç duyan çocukların, çok zengin ve dinamik bir iç dünyaları vardır. Çocuğun iç dünyasında hem kendisini ve dünyayı algılamasına dair ipuçları, hem içsel çatışmaları hem de müthiş bir algısal zenginlik ve öğrenme kapasitesi yer alır. Yara almaya açık ama onarılması –gelişim hızından ötürü- daha mümkün bilinçdışı dünyaları, kimi zaman desteklenmek ister.
Çocukların davranış veya duygusal problemleri çoğunlukla aile içinde yolunda gitmeyen bir takım davranış örüntülerine işaret eder. Nörolojik bir problem, gelişimsel bir gecikme veya fizyolojik bir hastalık söz konusu olmadığında, çocuklarda görülen davranışsal ve duygusal sorunlar ancak sistemdeki yanlışların alarmı olarak değerlendirilmelidir.
Ailede devam eden travmatize edici bir ebeveyn yaklaşımı, aniden yaşanan bir kaza veya değişim, kardeşin doğumu, anne-baba ilişkisindeki devam eden sorunlar, çocukla kurulan ilişkideki patolojik tavır, ailede bir psikiyatrik veya kronik hastalığın olması, aşırılık içeren (korumacı, baskıcı...) ebeveyn tutumları, kardeşler arası kıyaslanma gibi sistemdeki temel bozukluklara çocuklar farklı şekillerde yanıt verebilir. Alt ıslatma, okulda davranış problemleri, uyum sorunları, derslerde başarısızlık, sosyal uyum zorlukları, şiddet içeren davranışlar vb gibi sorunların arkasında aile sistemindeki bozukluklar yer almaktadır.
Çocuklardaki duygusal ve davranışsal zorlanmalara, merkezimizde çocuk odaklı aile terapisi ve oyun terapisi gibi metotlarla yaklaşılmaktadır.
Çocukların okuldaki başarılarını etkileyen başlıca sorun alanlarında öğrenme becerisine, dikkat ve odaklanma becerisine dair alt işlevsel yapılar etkili olabilmektedir. Çocukların yeni bir şeyler öğrenmesinde dikkati toplama ve sürdürme, planlama, işlem hızı, görsel ve işitsel ayrımlaştırma, muhakeme, analiz ve sentez becerileri gibi temel işlemler ve ebeveyn tutumları önemli bir yer teşkil eder. Bunlardan birinde veya birkaçında yaşına uygun olmayan bir gelişimsel gecikme söz konusu olduğunda okula uyum ve okul başarısı alanlarında zorlanma gözlenmektedir. Çocukların öğrenme ve dikkat becerileri çeşitli değerlendirme araçlarıyla yorumlanır, aile ve çocukla birlikte bir program oluşturularak zorlanılan alanlar geliştirilir.